Yaşamın Arkasındaki Gizem
Hayatınızda bilincinize ve aklınıza çok güveniyor olabilirsiniz. Algınıza ve gördüklerinize kesin gözüyle bakıyor da olabilirsiniz. Hayatı gördüklerinizden ibaret olarak görüyor olabilirsiniz. Her şeyi sebep - sonuç ilişkisi ile açıklayabileceğinize inanıyor da olabilirsiniz. O halde algınızın nasıl kolayca kandırılabileceğini bilmiyorsunuz veya kabul etmiyorsunuz. Bir sihirbaz; basit bir sihir numarası ile elinizdeki bozuk parayı kaybedebiliyor. Bunu algınızı başka bir yöne çekerek ve sizin algınızı maniple ederek yapıyor.
Kısaca bilinçli algınız kolayca kandırılabiliyor. Evet siz sihirli bir şey olmadığını biliyorsunuz. Ama bunu görerek değil öğrenerek biliyorsunuz. Sihirbazlığın el çabukluğu ve belli düzeneklerle çalıştığını ailenizden veya öğretmeninizden öğreniyorsunuz. Bu sayede sihrin olmadığını biliyorsunuz. Algınız ve gözlerinizle değil.
Çizgiler aslında düz algınız yanılıyor |
Siyah kareler olmadan; algınız artık düz algılıyor |
Peki sihirbazın basit bir numarasını bile algılayamıyorsak, önemli bazı şeyleri gözden kaçırıyor olabilir miyiz? Bu sorunun kısa cevabı kesinlikle EVET
Hayatı nasıl yaşayacağımızı ve onu nasıl algılayacağımızı seçeriz. Seçimler yapar ve ona göre ilerleriz değil mi. Peki kararlarımızı %100 bizim bilinçli algımızla mı yaparız. Bilim tam olarak o şekilde olmadığını söylüyor. Nasıl mı? Kararlarımızdan çoğunu çoktan aldık diyebiliriz. Bilinçaltı kararlarımızda etkin bir rol oynuyor olabilir. Pek çok bilimsel çalışma bilinçaltının bir şekilde yönlendirilebileceğini söylüyor. Dünyanın pek çok ülkesinde bilinçaltı reklamcılığı yasak mesela.
Algımız kolayca maniple edilebiliyor. Kararlarımızda ise bilinçaltının etkin bir rolü var. Kuantum fiziğine göre algımız gerçek dünyayı şekillendiriyor olabilir. Bilimsel veriler gözlemcinin gerçekliğe etki ettiğini söylüyor.
Bilim adamlarından bazıları holografik bir evren teorisi ile yaşamı açıklıyorlar. Bu evrenin hologramsal bir düzenekte olduğu kavramıdır. Ama bu evrenimizin bir simülasyon olduğunu kanıtlamıyor tabii ki. Yine de algımızla elde ettiğimiz veriler gerçekten yaşamı açıklamak için yeterli değil.
Dervişler aşkın sırrını aramışlardır. Şems-i Tebrizi bu arayış için söyle diyor. Ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişin bilememişim. Oyalanmışım. Kalakalmışım.
Biz dünyayı 3 boyutlu olarak algılarız. Yükseklik, genişlik ve en. Zaman boyutunu da eklersek bu dördüncü boyut olur. Ama evren için ortaya atılan teorilerde 10 boyutlu evrenden söz ediliyor. Kısaca duyusal olarak algılamamızın mümkün olmadığı pek çok boyut daha var. Yaşamı doğum yaşam ve ölüm olarak algılıyoruz. Çünkü böyle görüyoruz. Algımız, bir çiçeğin tohum olarak ekildiğini büyüdüğünü ve sonunda solup öldüğünü söylüyor. Buna ölüm diyoruz. Fakat ilk başta söylediğimiz gibi algımız gerçekten ne kadar kesin...
Sen kendini küçük bir cisim sanırsın ama en büyük âlem sende saklıdır. Hz AliSözlerimizi Mevlananın güzel bir sözüyle bitirelim.
Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte, ne ayda ara. Gözlerindeki perdeyi arala.
Yaşamın Arkasındaki Gizem
Reviewed by bilgierdemdir
on
19:21:00
Rating:
Hiç yorum yok: